TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ
YÖNETİM DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİM
HİZMETLERİ
TEKNOLOJİ TABANLI
GİRİŞİMCİLER İÇİN İŞ GELİŞTİRME
MENTORLÜĞÜ
PROFESYONEL
YAZILIM
GELİŞTİRME
SANAYİDE
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
TEKNOLOJİ TRANSFER
OFİSLERİ & TEKNOPARKLAR İÇİN
İŞ GELİŞTİRME
YATIRIMCI
BULMA & DEVLET
DESTEKLERİ
YAZILIM-BİLİŞİM
SEKTÖRÜNDE SATIŞ PAZARLAMA
& İŞ GELİŞTİRME
KURUM İÇİ
MENTORLUK &
İÇ GİRİŞİMCİLİK
KEY OF CHANGE

Savunma Sektörü Yazılım Sektörüne Rol Model Olabilir mi?

Bilindiği üzere gelişmekte olan ülkelerde savunma sektörü dışa bağımlılık yönünden en kırılgan sektördür. Türk Savunma Sektörü de II. Dünya Savaşı sonrası başlayan Amerikan yardımları ile bu kırılganlığını 1974 Kıbrıs Barış harekâtına kadar devam ettirmiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile birlikte Türkiye’ye uygulanan Amerikan ambargosu savunma sektöründe bir dönüm noktası olmuş ve yerli savunma sanayinin önemi zihinlere kazınmıştır. Bu acı tecrübe 1970’lerin sonlarından itibaren Aselsan, Havelsan, TAI, Roketsan gibi vakıf şirketlerinin kurulmasına, dolayısı ile yerli savunma sanayinin temellerinin atılmasına olanak sağlamıştır. Başlangıçta üretilen ürünlerle sadece TSK’nın ihtiyaçlarının karşılanması hedeflenmiş olmakla birlikte 1989 yılında Savunma ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı(SSM)’nın kurulması ile doğru stratejiler oluşturulmaya başlanmış ve 1990’lı yıllardan itibaren de yerli savunma sanayi ürünlerinin ihracatı da amaçlanmaya başlanmıştır.
 

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ihtiyaçlarının yurt içinden yerli sanayi ile karşılanma oranı ikinci dünya savaşı sonrası yıllarda %10’ların bile altındayken; 2003 yılında %25’lere, 2011 yılı verilerine göre [1] % 54’e ulaşmıştır. Türk Savunma Sanayi yerli zırhlı muharebe aracını, seyyar yüzücü hücum köprüsünü, milli tankını, milli gemisini, yerli karakol botunu ve milli İnsansız Hava Aracını (İHA) yapar hale gelmiştir. Bugün Türkiye’de savunma sanayinde faaliyet gösteren şirket sayısı ise 200’ü aşmış bulunmaktadır. Gün geçtikçe Türk Savunma Sanayinin ürünlerinin çeşitliliği ve yurt dışı pazar payları artmaktadır. 2011 yılı sonu itibarı ile[2] Savunma Sanayi Cirosu 4,4 Milyar Dolara, ihracat rakamları ise 1,089 Milyar Dolara, Ar-Ge harcamaları ise 672 Milyon Dolara ulaşmış bulunmaktadır. Milli Savunma Bakanlığı Türk Savunma şirketlerine önümüzdeki yıllar için % 25 ihracat hedefi koymuştur. Bu hedef esasen ürettiğin her dört üründen bir tanesini yurt dışı pazara üret ve pazarla gibi bir amacı sanayicinin hafızasına yerleştirmektir.


Pek tabii ki bugünlere kolay gelinmemiştir. Başlangıçta yurt dışından Hazır Alım şeklinde karşılanan savunma sektör ihtiyaçları, daha sonra Ortak Üretim (OFF-SET ve Yerli Sanayi Katılımı), Uluslararası Konsorsiyumlar ve nihayet de Yurt İçi Geliştirme şeklinde karşılanmaya başlanmıştır. Savunma Sanayi Müsteşarlığı “En İyinin Teminatı” sloganı ve “Savunma ve Güvenlik teknolojilerinde Türkiye’yi üstün kılmak “ vizyonu ile ikinci beş yıllık strateji planını hazırlamış ve kurum yapısında da bu plan doğrultusunda gerekli yapısal değişiklikleri de yapmıştır. Bu plana göre 2016 yılı için savunma sanayinin ciro hedefi 8 Milyar Dolar ve ihracat hedefi ise 2 Milyar Dolar olarak belirlenmiştir [3]. Her projede OFF-SET ve yerli sanayi katılım oranını % 30 olarak öngörmekte, yerli sanayi katılımında da KOBİ (Küçük Orta Büyüklükteki İşletme) payı %20’den %30’a çıkarılmıştır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın (SSM) savunma sektörünün ihtiyaçlarını yerli sanayii destekleyen, yerli katkı payını yükseltmeyi hedefleyen vizyoner bir yaklaşımla sağlanması diğer bakanlıklar nezdinde de olumlu bir etki yapmıştır. Nitekim bu olumlu etki sonucu hızlı tren projesi ihalesinde yerli katkı payı % 51 olarak belirlenmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü helikopter ihalesinde de SSM yetkilendirilmek suretiyle bu ihalede de yerli sanayinin katılımı ile tedarik yapılacaktır.


Sağlık Sektörü de Savunma Sektörü gibi dışa bağımlılık yönünden kırılgan sektörlerden biridir. Savunma sektöründe elde edilen kazanımları sağlık sektörüne de azami yansıtabilmek için Ankara Kalkınma Ajansının desteklediği “Sağlık Bilişim ve Savunma Sektörleri Arası Bilgi Paylaşımı ve İşbirliği Platformunu Geliştirme Projesi (S2B)” başlatılmıştır. Bu sayede savunma sektöründe kazanılmış sanayi yeteneklerinden hangileri doğrudan veya çok az değişikliklerle sağlık sektörüne de hizmet edebilir, hangi konularda hangi firma yetenekleri mevcuttur; hangi sahalarda yeni yetenekler geliştirilmelidir şeklinde sağlıklı bir veri tabanı oluşturulacaktır. Bu veri tabanı ile sağlık sektöründe çok kısa sürede sonuçlar alınmaya başlanacağı değerlendirilmektedir. Bu sektörde de ilk etapta bu sektördeki dışa bağımlılığı azaltmak, daha sonra da sağlık sektöründeki yerli sanayi ürünlerine dış pazarın kapılarını açabilmek mümkün olursa ekonomik ve teknolojik olarak çok büyük kazanımlar elde edilmiş olacaktır.


Yazılım sektörü ile ilgili duruma bir göz atarsak; yazılım sektörü için durumun biraz umut verici olduğu değerlendirilebilir. Zira savunma sektörüne göre yazılım sektöründe daha düşük yatırımlarla yüksek istihdam ve yüksek katma değer sağlanabilir. Ülkemiz, Avrupa ülkelerine bakıldığında yarısı 25 yaşın altında [4] oldukça genç bir nüfusa sahiptir. Yazılım sektörü genç nüfusun en çok istihdam edildiği bir sektör olmanın yanında, kadınların ve engellilerin de istihdamına imkân vermesi nedeniyle ülkemizin işsizlik sorunun çözümüne de önemli katkı sağlayabilecektir. TÜBİTAK MAM verilerine göre; Türkiye’de yaklaşık 1.600 adet yazılım üreten yerli firma bulunmaktadır. Yazılım Sektörü şirketlerinin yaklaşık yüzde 35’i, teknoloji geliştirme merkezlerinde yer almaktadır ve %87,2’si KOBİ yapısındadır. Diğer bir ifadeyle; %51’i 10 kişiden az, %35,7’si 10 – 50 kişi arasında, %9,8’i 50 – 250 kişi arasında ve %3’ü 250 kişiden büyüktür [4]. Ülke ekonomisinin gelişmesi, işsizliğin azalması, sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın yakalanması, kısa sürede sonuç alabilecek ihracat ürünlerinin ortaya çıkarılabilmesi, devletin çeşitli kurumları arasında sağlıklı bilgi paylaşımı ile gereksiz kaynak israfının önlenmesi ancak Türkiye’de daha fazla BIT alt yapısı ile yazılım üretim ve ihracından geçmektedir. 10. Ulaştırma Şurası’nda ülkemizin bilgi ve iletişim sektöründeki 2023 yılı vizyonu ve hedefleri arasında küresel BIT pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olması. Toplam ihracatta yazılım sektörü payının %2’ye çıkarılması yer almaktadır.


Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD)’nin kısa ve orta vadede hedeflerinin arasında, Türkiye’nin hemen bütün yazılım ihtiyaçlarının yerli ürünlerden sağlaması, kurumsallaşma, kalite ve rekabetçiliği iyileştirme çalışmaları ve 2015 yılına kadar bir milyar dolar yazılım ve hizmet ihracat hacmine ulaşılması yer almaktadır [5]. Daha uzun vadede kurulu, üye firmaların küresel hale gelmesi, başka küresel firmalarla işbirlikleri ve sinerjiler geliştirilmesi ve yazılımın ihracat açısından Türkiye ekonomisinin 2023 yılına kadar en büyük beş sektörü arasına girmesi için çalışma yer almaktadır. SDE Elektronik Bülten III- 2023 Yazılım Hedeflerine göre, yazılım ve hizmet ihracat bedelinin 2023 yılında 10 Milyar Dolar olması öngörülmektedir.


Şimdi Yazılım sektörünün önünde FATİH Projesi gibi çok cazip bir hedef bulunmaktadır. Bu projenin bütçesinin 20-30 Milyar Dolar olacağı bilgileri dolaşmaktadır. Bu bedelin 10 Milyar Dolarının donanım, 20 Milyar Dolarının da yazılım ve hizmetler toplamı olması muhtemel gözükmektedir. Bu durumda Yazılım Sanayicileri Derneğine (YASAD) çok önemli bir görev düşmektedir. O da şudur; YASAD, Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD), TUBİTAK ve ilgili devlet kurumları ile işbirliği yaparak bu projenin:


·Donanım maliyetinin asgari % 30 yerli sanayi ile gerçekleşmesi ve tablet bilgisayar üretimi konusunda yerli üretim yeteneğinin kazanılması,


·Yazılım, eğitim ve hizmetlerin ise tamamının yerli sanayi ve insan gücü ile sağlanmasını sağlamak zorundadır.


Donanım konusundaki kazanım %30 gibi küçük bir oran olarak algılanmamalı zira daha sonraki yıllarda da devam edecek sürekli bir ihtiyaç olduğu ve bu ürünlerin yurt dışı pazar payı da düşünüldüğünde, kartopu gibi büyüyen bir katma değere dönüşeceği unutulmamalıdır.


Yazılım (Eğitim içeriği hazırlama, eğitmen eğitimi ve hizmetler kısmı) ise hiç bir yabancı kaynak ve desteğe ihtiyaç olmadan tamamen yerli sanayi, bilgi birikimi ve yetişmiş insan gücü ile yapılabilecektir. Bu konuda bir çırpıda sayılabilecek en az 8-10 yerli yazılım firması sayılabilir. YASAD bu projenin tedarik ve teklif süreçlerinin yönetiminde etkili olan TUBİTAK ile koordineli olarak (SSM’den de gerekli danışmanlık hizmeti alarak) yazılım, eğitim ve hizmetler kısmının tamamen yerli sanayi katılımı ile gerçekleşmesini sağlayabilir. Bu da yaklaşık 20 Milyar Dolar gibi bir katma değer üretmek; 1600 yazılım firmasından en az % 5’ine iş imkânı ve bu konuda çok ciddi bir bilgi birikimi oluşması demektir. Bu kısım da daha sonraki yıllarda ihtiyaç olan idame ve güncelleme ihtiyaçları nedeniyle bu sahada çalışan firmalara ve uzman insan gücüne sürekli bir iş sahası demektir. Yazılımı da yurt dışı pazar payı ile birlikte değerlendirilmek daha akılcı olacaktır.


Fatih Projesi ile ilgili daha yolun başında sayılabilecek bir dönemde olunmasına rağmen; Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletler şimdiden Fatih projesi kapsamında çalışma ziyaretlerine başlamışlardır. Projenin başarı ile tamamlanması ile bu ülkelerin haricinde diğer bölge ülkeleri, Türkî Cumhuriyetler, Kuzey Afrika Ülkeleri ve uzak doğu ülkelerine (Brunei Sultanlığı ve Malezya vb.) pazarlamak için ayrı bir çaba sarf etmeye dahi gerek olmayacaktır.


Bugün dünya üzerinde birçok teknoloji firması sadece eğitim ve danışmanlık hizmetleri ile eğitimlerin sertifikalandırılması için sınav hizmetleri sayesinde yüksek cirolara/bütçelere erişmektedirler. Fatih projesi de yazılım ve donanım kazanımları için başta YASAD olmak üzere TESİD ve ilgili diğer STK /Devlet Kurumları tarafından doğru yönlendirilip/ yönetilebilirse ülkemiz de bilgi toplumu olma yolunda çok kısa sürede çok büyük bir hamle yapılmasına ve Bilgi İletişim Teknolojileri (BIT) alanında da pazar payını büyük oranda arttırılmasına vesile olacaktır.


Ayrıca 2023 yılı Yazılım sektörü hedefleri arasında yer alan; yazılım sektörünün ihracattaki payının %2 ve ihracat toplamının 10 milyar dolar olması hedeflerine de çok daha erken ulaşılmış olacaktır.
 


Kaynakça

[1] Savunma Sanayi Müsteşarı Sn. Murad BAYAR’ın SAVTEK 2012 Semineri açılış konuşması
[2] TOBB Savunma Sektör Meclisi 2011 Yılı Faaliyet Raporu
[3] Savunma Sanayii 2012-2016 Strateji Planı.
[4] Yazılımda, Türkiye Neden bir Başarı Hikayesi Olmasın?, Gülara TIRPANÇEKER
[5] Yazılım Sektörü Eylem Koordinasyonu: Dünya’daki Başarılı Örneklerin İncelemesi, Fuat Alican
[6] SDE Yazılım Sektörü E-Bülteni III: Yazılım Sektörü ve 2023 Hedeflerinull



site design & technology
SLC Web Mühendisliği
www.slc.com.tr