TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ
YÖNETİM DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİM
HİZMETLERİ
TEKNOLOJİ TABANLI
GİRİŞİMCİLER İÇİN İŞ GELİŞTİRME
MENTORLÜĞÜ
PROFESYONEL
YAZILIM
GELİŞTİRME
SANAYİDE
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
TEKNOLOJİ TRANSFER
OFİSLERİ & TEKNOPARKLAR İÇİN
İŞ GELİŞTİRME
YATIRIMCI
BULMA & DEVLET
DESTEKLERİ
YAZILIM-BİLİŞİM
SEKTÖRÜNDE SATIŞ PAZARLAMA
& İŞ GELİŞTİRME
KURUM İÇİ
MENTORLUK &
İÇ GİRİŞİMCİLİK
KEY OF CHANGE

Sosyal Medya’nın Kamu Hizmetleri ve Siyasette Kullanılabilirliği

Bilindiği gibi “bilgi”, hem tarım hem de sanayi toplumunda mevcuttur, ancak içinde bulunduğumuz çağı, Bilgi Çağı olarak nitelememize yol açan olgu, “bilgisayar” ve “İnternet” teknolojileri yoluyla bilginin paylaşım ve dolaşım hızının tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı bir şekilde artmasıdır.


İnternet



İnternet ve İnternet teknolojileri günümüzde akıl almaz bir şekilde ilerlemekte. Birçok toplum bu teknolojiyi ve gelişmeleri yakından takip etmekte ve bu teknolojilerin gerisinde kalmamayı amaçlamaktadır. Ayrıca teknolojik gelişme, yeni bir toplumsal yapının da doğmasına yol açmaktadır.


Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İnternet teknolojisi ile ilk olarak 70’li yılların başında tanışmıştı. ABD, ülke topraklarına karşı yapılacak bir nükleer saldırıyı önlemek için, 1970 yılında ARPA NET isimli bir proje başlattı ve bu proje önce üniversiteler, sonra bazı devlet kuruluşları tarafından kullanılmaya başlandı. Bu teknolojinin daha sonra Avrupa’ya geçerek yaygınlaşmasıyla İnternet olarak adlandırılmaya başlandı. 1980’lerde İnternet, web teknolojisine dönüştü. Ülkemizde ise İnternet'in Türkiye'ye girişinin ilk adımı, 1991 yılında TÜBİTAK-ODTÜ ortaklığıyla hazırlanan TÜBİTAK-DPT projesinin kabulüyle başlamıştır. Türkiye’de fiziksel olarak ilk İnternet bağlantısı, 23 Ekim 1992'de kullanılırken 21 Nisan 1993'te ise Türkiye'nin genel kullanımına sunulmuştur.


İnternet, günümüzde birçok kavramı yeniden şekillendirmiş ve hayatımıza yeni kavramlar sokmuştur. İnterneti kullanarak vatandaşlar elektronik devlet olarak adlandırdığımız devlet işlemlerini evlerinden yâda ofislerinden takip eder hale gelmiş, bankalara, kamu kurumlarına gitmeye gerek kalmamış hatta günlük alışverişlerini yapar hale gelmişlerdir. İnternet, artık birçok insan için açık ve sınırsız bir kütüphaneye dönüşmüştür. Yeni yönetim anlayışı çerçevesinde baktığımız da internetin şeffaflaşma, hesap verebilirlik, demokrasi ve katılımcılık kavramlarını kendi ekseninde yeniden şekillendirdiğini bunun yanında doğru bir şekilde kullanıldığı zaman bu kavramlara yaptığı katkıları görebilmekteyiz.


Dünyada ve ülkemizde internet kullanım oranının her geçen gün bir önceki güne göre hızlı bir şekilde artığını düşünürsek interneti vatandaş odaklı yönetim anlayışı çerçevesinde kullanabilir miyiz? Sorusu önem kazanmaktadır. İnternet yaygınlaştıkça dünya küçülerek küresel bir köy haline gelmeye başladı, 15-20 yıl önce düşünemeyeceğimiz birçok kavram ve uygulama internet ile bir anda yanı başımızda evlerimize, ofislerimize ve artik cep telefonumuz ile cebimize girmeye başladı.


İkinci Nesil İnternet: Sosyal Medya


İçinde bulunduğumuz dönem artık Web 2.0 terimlerini tartıştığımız bir dönem. Web 2.0, O'Reilly Medya tarafından 2004'de kullanılmaya başlayan bir sözcüktür ve ikinci nesil internet hizmetlerini - toplumsal iletişim sitelerini, iletişim araçlarını, vikileri yani internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı sistemi tanımlar.


Web 2.0 ilk zamanlar bloglar, vikiler ve sosyal ağ siteleri ile karşımızda iken daha sonraları bu terimin içi başka internet teknolojileri ile dolduruldu. Bununla birlikte Web 2.0’ın web hizmetini iyileştirmek amacıyla ziyaretçilerin siteye ve platforma katılımını sağlamak, yine aynı amaçla diğer sitelerle ve ziyaretçilerle işbirliği yapmak ve görüşlerini düşüncelerini paylaşmak fikrine dayanan bir akım olduğu da söylenebilir.


Web 2.0 teknolojileri içinde genel olarak birçok farklı uygulama mevcuttur. En çok kullanılan uygulamalardan bazıları olarak Facebook, YouTube, MySpace, Linkedin, Twitter, Google uygulamaları, wikipedia ve blog sayfalarını sayabiliriz. Bu kavramlar 2004 yılı öncesine kadar hayatımızda olmayan kavramlardı şimdi ise hayatımızın her yerinde. Sosyal medya uygulamalarında içerik tamamen bireyler tarafından belirlenir ve bireyler bu uygulamalar üzerinden birbirleriyle etkileşim kurabilmektedirler. Dolayısıyla bir uygulamanın yada web sitesinin buna uygun olması için şu özelliklere sahip olması gerekir: Yayıncıdan bağımsız kullanıcıları olması, kullanıcı kaynaklı içerik olması, kullanıcılar arasında etkileşim olması, zaman ve mekân sınırlaması olmaması.


E-Katılımcılık



Bu yeni iletişim türünün tartışmaya açtığı kavramlardan biride e-katılımcılıktır. İnternetin söz konusu olduğunu düşünürsek bu katılımcılığa e-katılımcılık diyebiliriz. Birleşmiş Milletler E-devlet 2010 Araştırması Raporu’na göre bilgi teknolojilerinin devlet uygulamalarındaki en önemli bileşenlerinden birisi e-katılım için etkili bir platformun sunulmasıdır.


E-katılımcılığın, vatandaşların yeni etki kanallarını kullanmalarına izin vermek yoluyla devlette daha fazla şeffaflık sağlama potansiyeli vardır. Bu kanallar yasa yapma sürecinde halkın katılımının önündeki engelleri azaltırlar.


Günümüzde ABD hükümetinin bu uygulamalardan yararlanmaya başladığını görüyoruz. Beyaz Saray kendi ismi ile YouTube üzerinden bir web sayfası ile yayına devam etmekte. Ayrıca Open Governmet projesi ile vatandaşlar karar alma süreçlerinde internet üzerinden katkı sağlamaya başlamış bulunuyorlar. Geçtiğimiz yıl Sağlık Reformu tartışmalarının yaşandığı ABD’de Web 2.0 teknolojisini kullanan ABD Başkanı Barack Obama toplumun gerek yeni çıkarmayı düşündükleri yasalar ve gerekse günlük meseleler ile ilgili görüşlerini öğrenmeye çalıştı.[7] Yine Beyaz Saray internet üzerinden başlattığı dilekçe hakkı uygulamasında eğer sisteme yüklenen dilekçeye 25.000 kişi online olarak kayıt yaptırıp imza atarsa dilekçe gündeme ve işleme alınıyor. Bu uygulamalar birer e-katılımcılık uygulaması olarak görülmektedir. Avrupa Komisyonu Bilişim Portalı[9] Avrupa’daki 35 ülkenin kamuda ve özel sektörde bilgi ve iletişim teknolojileri alanında çalışma yapan vatandaşlarını bir araya getirmeyi amaçlamış ve bu amacına başarılı bir şekilde ulaşmıştır. Şu anda portalda 35 ülkeden 135.000 kayıtlı üye 3500 örnek olay üzerinden birbirleri ile görüş alışverişinde bulunmakta ve birbirlerinin deneyimlerinden yararlanmaktalar. Katılımcılık artık bir tablet kadar yakınımızda diyebiliriz.


Ülkemiz MSN ve Facebook kullanımında 40 milyon aktif kullanıcıyla dünyada ilk 4 ülke içerisinde yer almaktadır. Ülkemizde devlet kurumlarımızın kuracağı bu tür web sayfaları ile yeni bir hizmet anlayışı başlatılabilir mi? Yeni çıkacak bir yasa tasarısını ilgili bakanlık internet üzerinden toplumun tartışmasına açabilir mi? sorularını bundan 2 yıl kadar önceki bir yazımda belirtmiştim. Bugüne baktığımızda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin e-dilekçe uygulamasına başladığını, yine TBMM’nin anayasa ile ilgili konularda toplumun görüşlerini almaktadır. Günümüz Türkiye’sinde bir çok gazetede yayınlanan köşe yazılarına ya da haberlerde yadsınamaz ölçüde yorum yapıldığını düşünürsek web 2.0 uygulamaları ülkemizde de artık etkin bir şekilde kullanılır hale geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.


Bu uygulamaları bir blog sayfası yaparak daha özgür biçimde insanların tartışmasına açmak bizleri uluslararası düzeyde bilişim konusunda model bir ülke olmaya itebilir. Kaldı ki, genç nüfusumuzu bu alanlarda değerlendirebiliriz. Diğer bir örnek, Web 2.0 araçlarını kullanmakla vatandaşlar siyasetçilere ulaşabilir ve internet üzerinden görüşlerini çok daha rahat bir biçimde paylaşabilirler. Ayrıca siyasiler ve milletin temsilcisi konumundaki milletvekilleri bu platformları katılımcılığı sağlamak için kullanabilirler. Gerçi son zamanlarda siyasilerimiz Twitter ve Facebook platformlarını kullanmaya başladılar.


Kamu kurumları haftalık yâda aylık basın bilgilendirmelerini bu kanallar üzerinden yapabilirler. Ya da yerel yönetimler meclis toplantılarını bu platformlar üzerinden yayınlayabilir ve bu yayınlar için vatandaşın görüşlerini iletmesini sağlayacak blog kanalları oluşturabilirler. Bireyler bu sayede yerel yönetim kararları ile ilgili görüşlerini internet üzerinden gerek kendi aralarında ve gerekse kanalları izleyen yetkililerle paylaşmış olurlar.


Eğitim sistemimizde de web 2.0 teknolojileri kullanabiliriz. Örneğin Youtube internet sitesinin kurmuş olduğu youtube-edu [12] sistemi sayesinde ABD’deki üniversiteler, eğitim kurumları ders içeriklerini, ders programlarını ve üniversite tanıtımlarını burada kurdukları kanallar üzerinden yapmaya başladılar. Bu kanallarda seyrettiğiniz video dersler ve eğitim materyalleri ile ilgili yorum yapabilme imkânınız da var. Örneğin seyrettiğiniz bir ders ile ilgili görüş ve sorularınızı diğer kullanıcılar ile paylaşabiliyorsunuz.


Bu uygulamalar ile vatandaş süreçlere dâhil olma şansını yakalayabilir, e- katılımcılık ile vatandaşların yeni etki kanallarını kullanmalarına izin verme yoluyla devlette daha fazla şeffaflık ve daha demokratik bir yönetim biçimini sağlayabiliriz. Vatandaşın yaptığı katkıların ne ölçüde olduğunu yine bu platformlar aracılığı ile yöneticilerimiz kamuoyu ile paylaşabilirler.


Başbakanlık web sayfası bir katılımcılık modeli olarak vatandaşa şeffaf devlet anlayışı ölçeğinde hizmet verebilir. Hali hazırda başarılı bir şekilde sürdürülen Başbakanlık İletişim Merkezi Çalışmaları sosyal medya ile entegre bir şekilde önümüzdeki dönemlerde karşımıza çıkabilir. Yine Başbakanlık web sayfaları farklı dillerde yayına geçip tüm dünyadan insanların Başbakana internet ve sosyal medya üzerinden ulaşmasını sağlayarak dünyada örnek bir kamu kurumu sayfasına dönüştürülebilir.


Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusunu kullanmasıyla e-devlet ve Bilgi-İletişim teknolojileri konusunda bölgesinde ve dünyada önde gelen ülkelerden biri olması ümidini fazlası ile taşıyorum.


Günümüzde Bilgi ve İletişim teknolojilerinin kültürel, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanında etkin kullanımı önem kazanmaktadır. Bu süreci başarıyla tamamlayan toplumlar, ekonomik etkinliklerini önemli oranda daha iyi bir konuma getirip stratejik rekabet avantajı sağlayacaklar.


Sonuç


Web 2.0 uygulamaları ve internet doğru ve yararlı bir şekilde kullanıldığında daha şeffaf, daha demokratik, daha katılımcı bir yönetim anlayışını karşımızda bulacağımızdan şüphe duymuyorum. Düzgün bir planlama ve etkili bir koordinasyon ile öncelikle bakanlık web sayfalarından başlayarak ülke geneline bu platformları yaygınlaştırabiliriz.


Bu kavramların (e-katılımcılık gibi) ülkemizde daha fazla tartışılması ülkemizin demokratikleşme sürecine yönelik bilgi ve iletişim teknolojilerinin katkısını gösterecektir. Bu tartışmalar sonucunda belki de daha önce dünyada uygulanmamış yeni model uygulamalar önerilebilir ve bu model uygulamalar ile dünyaya örnek olacak kamu uygulamalarımızı ortaya çıkarmak ümidi ile…


Yazımızı Mevlana’nın güzel bir deyişi ile bitirelim; “Düne ait ne varsa dünle beraber gitti cancağızım, şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım.”



Recep Erdem Erkul, Editör& Kurucu www.digital-government.net



site design & technology
SLC Web Mühendisliği
www.slc.com.tr