Sonbahara girerken, bilişim sektöründe rahatsızlık yükseliyor. Bilişimin müşterisi olan 3 sektörde yani kamu-finans ve telekomda yatırımlar durmuş durumda. Eylül ile birlikte bir çok Bilişim ve Haberleşme sektörü firmasının işten çıkarmalar yapmaya başladığı ya da hazırlandığı duyumları almaya başladık. Genellikle "entegratör" olarak adlandırdığımız yani çeşitli firmalarda bilişim projeleri gerçekleştiren firmaların bu konuda ilk sırada yer aldıkları görülüyor.
2013 yılında parlak bir yıl yaşayan ve ARGE konusunda atılıma geçen bu sektöre özen gösterilmesi gerekiyor. Çünkü bilişim sektörü sadece kendisi için değil, tüm sektörlerin altyapısı için çalışıyor.
Bilişim sektörü konusunda bilincin arttığı ve 2023 için ihracat hedeflerinin oluşturulduğu son 5 yıla bakınca, 2014 yılında derin bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Özellikle de, 2013 yılında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından duyurulan 300 milyon TL'lik ARGE desteğinin de gerçekleşmemesi bu hayal kırıklığının önemli bir kriteri halinde.
Yılın Bitimine 3 Ay Var ama Sektörün Hedefine Ulaşması Zor
2014 yılı ile ilgili rahatsızlık yeni değil. Yaza girerken de konuşuluyordu ama şimdi son çeyrek geldi. Yılın bitmesine sadece 3 ay var ve hedefler bazı firmalar için tutturulamıyor ve daha kötüsü bazıları için maalesef çok gerilerde kaldı. Nedenleri de son derece açık.
Bilişim sektöründeki sorunu bir kaç sektör yetkilisinden ayrı ayrı dinledik. Bize anlattıkları çerçevesinde, konuyu 2 farklı açıdan inceleyebiliriz; birincisi "genel ekonomik durum", ikincisi ise doğrudan bilişim sektörünün "ekonomik durumu". Bunlara daha detaylı bakalım;
Genel Ekonomik Durum
turk-internet.com'un temel konusu ekonomi değil ama sektörün sorunu ekonomik ve de bilişim-telekom sektöründeki firmalar ve iş adamları da sonuçta ekonominin bir yerinde yer alıyor. Dolayısıyla sektör uzmanları dediğimiz bu işadamları bize genel ekonomiyi nasıl gördüklerine dair bir kaç noktayı şu şekilde anlattılar;
Dolar Kuru ve Etkilediği Faizler, Yatırımları Engelliyor
17 aralıkla başlayan dolar kurundaki yükseliş, sektör açısından hayli rahatsız edici. Çünkü 2013 yılında hacmi 61,6 milyar TL olarak verilen sektörün temeli büyük oranda ithalata dayanıyor.
Yanısıra, bu dolar kurunun yarattığı faiz de bir başka sorun. Çünkü malum; yatırımı engelliyor. Bunu zaten bir süredir Tayyip Erdoğan ile Merkez Bankası ve Ali Babacan-Mehmet Şimşek arasındaki çeşitli tartışmalarla da takip ediyorduk.
Yatırımları engelliyor derken, bu yatırımların gereksinimi olacak bilişim yatırımlarının da dolaylı olarak etkilendiğini belirtelim.
Son 10-15 yılda hız verilen ve 1 milyon TL civarına çıkan ortalama apartman katları fiyatlarının, inşaat sektöründe bir şişmeye neden olduğu ve alımların bu faizlerle durması sonucu inşaat sektörüne yönelik sorunlardan bahsedilmeye başlandığını hepimiz ekonomi yayınlarından görüyoruz.
Tabi bir de son 10 yılda ekonominin önemli bir lokomotifi haline gelen altyapı yatırımları var. Mesela Edirne'den Pazarkule Kapısı üzerinden Yunanistan'a yapılan otoyolun neden 6 şerit olduğunu açıklayacak birileri var mıdır? Bu otoyolun bu kadar kalabalık olması mı bekleniyor? Eğer öyleyse neden tek katlı bir gümrük binası var ve yine neden devamında Yunanistan tarafında 2 şeritli yol var?
Bunu söylerken, 10 yılın sonunda altyapı konusunda gidilecek fazla bir yer kalmadığına işaret ediyoruz. Dolayısıyla İnşaat sektörünün bir sorunu da bu; deniz bitti, bitiyor.
Dolayısıyla, ekonomi çarkının dönmesi zorlaşıyor. Sistem kendi içine çökmeye başlıyor. Bu sadece bir örnek sektör. Bilişim sektörünün gelirlerini de etkileyen bir sektör.
2013'de Şişen Kadrolar ve Vergiler 2014 Yılında Firmaları Zorluyor
2013 firmalar için iyi bir yıl oldu. Bu rahatlıkla kadrolar yerine göre şişkin denilebilecek duurumdaydı ve edilen karlar sonucu önemli vergiler çıktı. Ama aralıktaki yolsuzluk operasyonunun patlattığı dolar kuru ile birlikte, 2014'de sorun yaşanıyor. Neyin ne olduğu tam görülemediği için de, küçülmeler hemen yapılamadı, firmalar çok hızlı davranamadılar ama eleman çıkartmalar sonbahar ile birlikte başladı gibi gözüküyor. Yanısıra, geçen yıl edilen karların oluşturduğu vergiler, bu yılın sıkışan ekonomisinde zor ödeniyor.
Yani devlete vergiler de ödenemez hale geldi. Bu açıdan hükümetin ortaya koyduğu "vergi affı" gerekli bir adım olarak değerlendiriliyor ama "mart ayına kadar" şeklinde yapılmış olması da eleştiri nedeni. Ağustosu da kapsayacak şekilde yapılmasının daha iyi olacağı yorumları var.
Bilişim Sektöründeki Ekonomik Sorun
Bilişim Sanayicileri Derneği Tübisad'ın, ocak ayında yaptığı 2014 tahminine bakıldığında, sektörde bir negatif etkilenme olacağı bekleniyordu. Bunun muhtemel nedeninin ise aralık ayında yaşanan dolar kuru yükselmesi olduğu belirtilmişti.
Sektörün 2013 rakamları 61,6 milyar TL olarak gerçekleşti. 2014 için Tübisad tahmini % 4-8, sektör firmaları tahminleri ise % 11-15 büyüme gibi verildi. Ama şimdilerde büyüme olup olmayacağı bile soru işareti. Hedeflerin tutturulamayacağı düşünülüyor.
Bunun nedeni nedir diye bakıldığında; öncelikle İthalata dayalı bir bilişim sektörümüz olduğu biliniyor. Yani dolar kuruna fena halde bağlı bir sektördeyiz.
Ama müşteri sektörler konusunda da sorun var. Bilindiği gibi, bilişim sektörünün geleneksel anlamda 3 müşterisi vardır; Kamu, Finans Sektörü ve son 10-15 yılda yükselen Telekom sektörü. Bu kurumsal müşteri segmenti dışında "bireysel" pazar da ayrı bir müşteri segmentidir. 2014' de 3 kurumsal sektör de bilişim alanında alım yapmıyor ya da çok kısıtlı alıyor. Bu durumun detaylarına bir bakalım;
Kamuda Sürekli Atamalar Nedeniyle Yatırımlar İmzalanmıyor, Kabuller Yapılmıyor
Kamuda, 17 aralık sonrasında başlayan "Cemaat" ya da "Paralel" operasyonları sonucu, bir dengesiz durum söz konusu. Bunlara kısaca bakalım;
Kamuda son 2 yılda kurumlarda Bilgi İşlem Yöneticileri 3 Defa Değişti, Hatta 4cü defa değişen Bİlgi İşlem Yöneticisi Var
Bilişim sektörünün en önemli müşterisi durumunda olan kamudaki bilgi işlem bölümleri yangın yeri gibi. "Paralel" ya da "Cemaat" olarak adlandırılan operasyonlarla sürekli bir yeni atama durumu var.
Malum bilişim, teknik bir alan. Bu nedenle 2012'ye kadar Bilişim departmanları siyasetten çok derin etkilenmedi diyebiliriz. 2012 nisan ayında önemli bir atama rüzgarı yaşandı. O dönem giden ve yeni atanan yöneticiler dahil, son iki yılda kamudaki bilişim daire başkanları en az 3 kere değişti, bazılarında dördüncü değişiklik de var. Nisandan beri ise Bilişim Daire Başkanları en az 1 ve bazıları 2 kere degisti. Böyle bir ortamda kamu alımlarının sağlıklı yürümesi mümkün müdür? Tabi ki değil.
Yeni atamalarla gelenler, eski yöneticilerin sözleşmelerini imzalamıyor. Çünkü bazı yerlerde, ne geçmişi, ne o sözleşmelerin hangi aşamalardan geçtiğini, ne de projeyi bilemiyorlar denilebilir.
Bu yöneticiler, aynı nedenlerle kabul de yapmıyorlar. İptal edilen projeler var. Bunu mesela Teradata'nın Emniyet Genel Müdürlüğü projesinden biliyoruz.
Yeni atamalar, gerek bu kaygan ortam (3cü, 4cü atama), gerekse önümüzdeki seçimleri gözönüne alarak, sorumluluk almak istemiyor ve herhangi bir karara imza atamıyor.
Yani bilişim sektörü açısından, kamuda yıl sonuna kadar hareket gözükmüyor.
Ve hatta bu durum yıl sonunda bitmeyecek. Önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerden 2-3 ay sonrasından önce atamalar yapılmayacağı için, "o zamana kadar kamuda pek yaprak kıpırdamaz, olsa olsa bir iki ufak-tefek ihale olabilir" deniliyor.
Bu yazıda olaya "ekonomi" açısından bakıyoruz ama yine de bu atama dengesizliğinin devlette yaratacağı ya da yarattığı "güvenlik" ve "bilgi işlem yönetimi" boşluklarına ayrıca dikkat çekmek istiyoruz.
Bu kadar yeni insan bulmak soru işareti ama yanısıra yeni atananlar iyi niyetli de bile olsalar, geçmişi, o bölümde yapılan işlerin hangi aşamalardan geçtiğini, nelerin önemli olduğunu ve belki çok önemli pek çok noktayı bilemiyorlar. Bunu biz söylemiyoruz. Konuya yakın çevreler söylüyor.
Biz ise bu durumun vehametinin farkında olan var mı diye merak ediyoruz.
Devlet Malzeme Ofisi (DMO) Alımları
Yukarıdaki nedenlerle kamuya satışta --tabi ki donanım ağırlıklı ya da paket yazılım anlamında-- tek yol DMO gibi gözüküyor. Bu bilişim sektörü açısından rahatlık yaratabilecek bir hacim yaratır mı? Pek sanmıyoruz.
Çünkü DMO düşük fiyatlı alım yapan bir kurum. Dolayısıyla firmalar, mevcut ürünlerinin farklı bir versiyonunu yapıp, distribütörler üzerinden de 2 fiyat vererek (ama dışarıdan birisi istese bu malı bulamaz) DMO ofisine satış yapabiliyorlar.
Cemaatçi Entegratörlere İş Yok
Yatırım konusunu durduran bir durum da bu; Meteksan battıktan sonra, yıllardır kamuya iş yapan firmalar, bu hükümet döneminde cemaatçi firmalar üzerinden iş yapmaya başlamışlardı. Yani işi alan cemaatçi firmalar ama yapan genellikle eskiden beri uzmanlığı olan firmalar oluyordu.
Tabi ki, 17 aralık yolsuzluk operasyonları sonrası başlayan Cemaat Operasyonları çerçevesinde bu firmalarla ilişkiler kesiliyor. Bu arada kendisi cemaatçi olmayan ama bir cemaatçi üzerinden iş alan entegratörler için bile bugünlerde sular kesik.
Anlayacağınız kamuya doğrudan ya da dolaylı iş yapan entegratörler için hayat her zaman zordu ama bugünlerde eskisinden çok daha zor.
Finans Sektörü
Bilişim sektörünün geleneksel olarak en büyük müşterilerinin başında, anlık ve hatasız, hassas işlem yapma gerekliliği nedeniyle finans sektörüdür.
Finans sektöründe zaten önceki yılların müthiş karlarının olmayacağı belli; yani devletin kredi kart ve kredi konularına getirdiği düzenlemeler, dolar kurundaki yükseliş ve tabi ki faizler, bu sektörün 2014 yılında kötü etkilenmesine neden oldu.
Bu nedenle kredi zor veriliyor. Verilen kredi de pahalı. Bu bilişim sektörünü hem doğrudan, hem de dolaylı etkileyen bir faktör.
Üstüne bir de kaos ortamı var. Bank Asya olayı bir yana, 10 tane bankanın takip edildiği gibi söylentiler içinde bu sektörün yatırım yapması, bilişim sektörüne bir nefes sağlaması ne kadar mümkün?
Telekom Sektörü
Bilişim sektörünün son 15 yılda en büyük müşterilerinden birisi haline gelen telekom sektörü ise, BTK tarafından yapılan düzenlemelerin Türk Telekom'a muafiyet sağlaması ve bu nedenle diğer telekom firmalarının yatırımlarını engellemesi sonucu yatırım yapamaz hale geldi. Yani bilişim entegratörlerine, telekom firmalarından yana da çok fazla şans yok.
Bireysel Müşteri
Tabi bir de toplu alım olmasa da, bireysel müşteri tarafı var. Ama bireysel müşterinin aldığı ürünlerin nerdeyse tamamı ithal. Dolayısıyla dolar kurundan etkilenecek. Ne kadar etkilendiğini, teknomarketlerin yıl sonu sonuçlarından göreceğiz.
UDH Bakanlığının ARGE Teşviğine Ne Oldu?
Bu anlattıklarımızdan farklı bir konu da, Binali Yıldırım zamanında duyurulan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından verilmesi planlanan ARGE teşvikleridir. Bu teşvikler 2013 başında duyurulduğu ve çeşitli fazlarda başvurular alındığı halde dönüş yok. Lütfi Elvan'ın işbaşına gelmesiyle birlikte haber de yok.
Halbuki bu teşviğin devlete bir ağırlığı bile olmayacak. Çünkü, serbestleştirme kapsamında telekom sektöründe bulunan operatörlerin gelirlerinden ciroya oranla alınan "Evrensel Hizmet Fonu" içinde ayrılacak olan 300 milyon TL ile bu teşvik oluşturuluyordu.
Üzerinde uzun zaman çalışılmıştı ama maalesef sonuca eremedi. Bilişim sektöründeki firmaların çoğunun başvuruları askıda kaldı. Bu da bilişim sektörünü çok rahatsız eden bir durum oldu. Bu konuda yüksek sesle şikayetler çok.
Seçim Ortamı, Dolar Kuru, Faizler, Yatırımların Durması - Bilişim Sektörünün Desteklenmesi gerekiyor
Şimdi bütün bu anlattıklarımızı altalta toplarsak, bilişim sektörünün 2014 yılı için iyi bir yıl oldu denemeyecek. Bunun nedenlerini, seçim ortamı, 17 aralık operasyonları ile başlayan dönemin getirdiği dolar kurunda yükselme, anlamsız atamalar yapılması, ortamdaki gerginlik gibi sayabiliriz.
Ama buna rağmen, Bilişim Sektörü çok umutsuz değil. Son çeyrekte bazı adımlar göreceğiz. Mesela kampanyalar yapılacak. Şirketlerin biraz küçülmesini bekliyoruz ama önemli olan daha güçlenmeleri. Bunu da bazılarının sonbaharla birlikte yapmaya başladıklarını görüyoruz.
Ama devletin de ilgili kurumları ile birlikte üstüne düşenleri yapması lazım; çünkü bilişim sektörü büyürse, ekonomi büyür. Aksi takdirde hep birlikte "benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" haline döneceğiz.
Devletin telekom sektörünün önünü açması, 4G'nin yolunu açması, sektörün teşviklerini açması, e-defter, KEP gibi e-dönüşüm uygulamaları hızlandırması ve gerekli diğer tedbirleri alması gibi pek çok önlem acilen düşünülmeli.
Hükümet, BTK ve Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanlığı'nın bu konuya el atması lazım. 2013 yılında iyi bir yıl yaşayan sektörün ümitleri çok yükselmişti. 2014'deki sıkıntılar ortada. Devlet bu konuya gereken ağırlığı versin. Sektörün dileği budur.
turk-internet.com