Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bölge öncelikli teşvikten, teknoloji esaslı teşvik sistemine geçileceğini, katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek miktarını da artıracaklarını söyledi.
Işık, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) kasım ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sanayide yeni bir hamleye ihtiyaç duyulduğunu, bunun altyapısını hazırlamaya çalıştıklarını söyledi.
Bakanlık görevini devralmasının üzerinden 10 ay geçtiğini belirten Işık, bu süre içinde sık sık ziyaretler yaparak sanayicilerle bir araya geldiğini, onların talepleri arasında makul olanları yerine getirmeye çalıştığını kaydetti. Işık, her gün sanayicinin bir iki sorununu çözmekten mutlu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2023 yılında 2 trilyon dolar GSYH, kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolar seviyesine çıkarma, 500 milyar dolar ihracat, 150 milyar dolar da hizmet ihracatı hedefinin bulunduğunu anlatan Işık, bütün bunları başarmak için de Ar-Ge harcamalarını GSYH oranını yüzde 3'e çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
Işık, hedefleri ütopik bulanların olduğunu, bir başarı hikayelerinin olduğunu, şimdi ikinci başarı hikayesini yazmak için yeni bir sıçrama dönemine girmek durumunda olduklarını belirtti. Bunun için yoğun bir çalışma yaptıklarını anlatan Işık, maraza çıkarmadan ülkenin 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlamak durumunda olduklarını dile getirdi.
Türkiye'nin son 3-4 yıldır kişi başına 10 bin 500 dolarlık milli gelire takılıp kaldığını, bunun orta gelir tuzağından kaynaklandığını belirten Fikri Işık, orta gelir tuzağından kurtulmak için yeni bir sıçramaya ihtiyaç duyulduğunu, yapılacak tek şeyin Türkiye'nin teknolojik düzeyini yükseltmek olduğuna işaret etti :
"Buradan kurtulmak zorundayız. Bunun yolu da yeni bir sıçramadan geçiyor. Yeni bir sıçramayı da sürümden kazanarak, daha fazla mal satarak sağlayamayız. O zaman 160 milyar dolardan 500 milyar dolara gidemeyiz. Burada yapmamız gereken tek şey Türkiye'nin teknoloji düzeyini yükseltmektir. Bölge öncelikli teşvikten, teknoloji esaslı teşviklere geçeceğiz. Bunu en kısa sürede hayata geçireceğiz. Katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek miktarını da artırıyoruz".
Türkiye'nin rakibi arttı
Dünya ekonomisinde 1980 sonrasından itibaren birçok ülkenin üretimden hizmet sektörüne kaydığına işaret eden Işık, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin üretim yerine finans ve diğer hizmetler sektöründe kalkınmayı tercih ederek, üretimi tercih etmediğini belirtti.
Dünya'da sanayi üretimine öncelik veren Türkiye'nin ölçeğinde 2-3 ülkenin bulunduğunu anlatan Işık, Almanya ve Güney Kore'nin bu ülkelerden olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Bunun dışında neredeyse bütün ülkeler sanayiden hizmete ve özellikle ABD ve İngiltere gibi ülkeler finansa kaydılar. 2008 krizi bu trendin ne kadar yanlış olduğunu, üretim olmadan sürdürülebilir bir büyüme olmayacağını adeta herkesin kafasına vura vura gösterdi.
Bu aslında bizim bilmediğimiz bir gerçek değildi. Onun için bu ülkenin gerçek kahramanları sanayicilerdir. Her şeye rağmen üretiyorsa sanayici bu ülkenin kahramanıdır. Üretimin gücünün dünyada yeniden anlaşıldı.
Şu anda ABD bile 'gelin yatırım yapın' çağrısı yapıyor. Bazı gümrük duvarlarını aşmak için bazı ticaret anlaşmalarına takılmamak için yeni düzenleme yapıyor. Bazı Türk firmaları da ABD'de yatırımın yollarını arıyor. "Ben artık para ile büyüyeceğim" dönemi ABD için bile geçerliliğini kaybetti.
Bunu ortaya çıkaran en önemli sebep 2008 krizidir. 2008 krizi üretimden uzaklaşan ülkelere ağır bedeller ödettirdi. Üretim yapan ülkeler için ise büyük fırsata dönüştü."
Bakan Işık, 2008 krizinin Türkiye açısından hem sonuç olarak hem de önümüzdeki sürecin yol haritası bakımından önemli sonuçlarının olduğunu belirtti. Işık, AK Parti olarak iktidara geldikleri günden beri reel sektörün yapısını güçlendirmek için çok önemli adımlar attıklarını dile getirdi. Ekonomi politikalarına yönelik çok eleştirilerin olduğuna dikkati çeken Işık, şöyle devam etti:
"Her hafta kriz bekleyenler oldu, her ay kriz bekleyenler oldu. Bu sonbaharda mutlaka kriz çıkacak diyenler oldu ama 1929 krizinden sonra cumhuriyet tarihinden bu yana ilk defa hükümet kendinin çıkarmadığı bir krizle mücadele etti. Türkiye çok kriz yaşadı ama bu krizlerin genelde sorumlusu iktidarların kendi uyguladığı politikalardı. İlk defa AK Parti iktidardayken sorumlusu olmadığı bir krizle mücadele etti. Gerçekten çok önemli mücadele verildi. O günkü Başbakanımız 'bu kriz bizi teğet geçecek' dediğinde yazılanları, çizilenleri bir hatırlayın. Sonra o yazanlar çizenler bile mahcup oldular. Gerçekten bu kriz Türkiye'yi teğet geçti."
Işık, 2008 sonrası dünyanın 2008 öncesinden çok farklı olduğunu, "finansla büyüyeceği, hizmetle büyüyeceğiz" diyen ülkelerin bile "biz artık üretimle büyüyeceğiz" demeye başladığını, bu nedenle Türkiye'nin yatırım çeken ülkeler arasında rakibinin çoğaldığını belirtti.
Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünler üreten bir ülke haline gelmesi için 3 temel enstrümanı kullanacaklarını ifade eden Işık, devlet teşvikleri, devlet destekleri ve kamu alımlarının bu unsurlardan olduğunu dile getirdi.
İzmir'in kamu il teşvikinden yararlanması talebine de cevap veren Işık, Türkiye'de yüksek teknolojili ürün üreten, ister bir milyon dolar olsun ister bir milyar dolar olsun her girişimcimize Türkiye'nin neresinde üretirse üretsin 5. bölge teşviki verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Nitelikli insan gücü açısından en zengin illerin başında İzmir geliyor. Bu teşviki hayata geçirdiğimiz zaman İzmir'in' bize komşu il teşviki ver' gibi talepleri bana göre çok da artık gerekli olmayacak. Çünkü bizim yüksek teknolojili üretimin ihtiyaç duyduğu en önemli kaynak İzmir'de var. Yüksek teknolojili bir ürün için 500 bin dolarlık bile yatırım yapacaksa İzmir'de buna 5 bölge desteği verelim. İlla büyük ölçekli yatırım, stratejik yatırım olmasına gerek yok."
İşçisizlik sorunu…
Bakan Işık, konuşmasında önemli diğer bir konuyu da işçiSİZlik olarak tanımladı :
"Türkiye'de bugün bir işsizlik problemi var, bir de işçisizlik problemi var. Bir tarafta iş bulamayan gençlerimiz var, bir tarafta da aranan eleman bulamayan, ara eleman demiyorum aranan eleman bulamayan sanayicilerimiz, girişimcilerimiz var. Bu sürdürülemez bir yapıdır".
Oluşan durumun bir temel sebebinin olduğuna dikkat çeken Işık, 28 Şubat sürecinde imam hatip liselerinin önünü kapatma kaygısının bütün meslek liselerinin önünün kapatılmasının bugünkü durumu ortaya çıkardığını belirtti. O dönemde alınan yanlış kararın en ağır bedelini bugün sanayicilerin ödediğini kaydeden Işık, yapılan düzenlemelere rağmen hala istenilen seviyeye ulaşılamadığını, hala öğrencilerin puan yüzdesine göre okul tercihini yaptığına işaret etti.
Türkiye'nin yanlış karar almadan yoluna devam etmek durumunda olduğunu belirten Işık, onun için sık sık sanayicilerle bir araya gelerek, hata yapmak istemediklerini ifade etti.
bültenlerimizden ve önemli haberlerden ilk önce siz haberdar olmak istiyorsanız lütfen formu doldurun.