TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ
YÖNETİM DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİM
HİZMETLERİ
TEKNOLOJİ TABANLI
GİRİŞİMCİLER İÇİN İŞ GELİŞTİRME
MENTORLÜĞÜ
PROFESYONEL
YAZILIM
GELİŞTİRME
SANAYİDE
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
TEKNOLOJİ TRANSFER
OFİSLERİ & TEKNOPARKLAR İÇİN
İŞ GELİŞTİRME
YATIRIMCI
BULMA & DEVLET
DESTEKLERİ
YAZILIM-BİLİŞİM
SEKTÖRÜNDE SATIŞ PAZARLAMA
& İŞ GELİŞTİRME
KURUM İÇİ
MENTORLUK &
İÇ GİRİŞİMCİLİK
KEY OF CHANGE

Türkiye'de Sanayi 4.0

Işık, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü Konferansı”nın açılışında yaptığı konuşmada, güçlü bir Türkiye inşa etme sürecinde çok kritik bir konu olan Sanayi 4.0 ile ilgili TÜSİAD’ın hazırladığı rapor için teşekkürlerini ileterek,
 

"Bakanlık olarak akıllı üretim sistemlerine ve dijital teknolojilere yoğunlaştığımız bir dönemde sanayicilerimizin, ekonomi çevrelerimizin ve STK’larımızın da bu konulara yoğunlaşmalarının çok değerli bir gelişme olduğunu düşünüyorum"

dedi. Kamu ve özel sektörün uyum içinde hareket ettiğinde ortaya çok hayırlı sonuçlar çıktığını ifade eden Işık, özel sektör ile birlikte hareket ederek, Türkiye'ye büyük başarılar yaşattıklarını, son dönemde ekonomiyle ilgili birçok olumlu gelişmeye şahit olduklarını, bu yılın ilk iki ayında bütçenin 6,6 milyar lira fazla verdiğini bildirdi. Işık, özellikle sanayi üretiminde, geçen yılın son çeyreğinde başlayan artışın ocak ayında da devam ettiğini anlatarak,

"Türkiye İhracatçılar Birliği verilerine göre, şubat ayında ihracatımız yeniden artış dönemine girdi. Bu ayın sonunda 2015 yılına ait GSYH verisi açıklandığında göreceğiz ki Türkiye yine yüzde 4’ün üzerinde bir büyüme kaydetmiş olacak. Çevremizdeki türbülansa rağmen elde ettiğimiz bu büyüme bizi dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden biri yapacak"

dedi. Bugüne kadar elde edilen başarıların yeni başarılara ulaşmak için çok güçlü bir zemin oluşturduğunu aktaran Işık,

"Bu güçlü zemin üzerinde reformcu kimliğimizi sürdürerek, her yönüyle daha rekabetçi bir ekonomi inşa etmek istiyoruz. Bu açıdan, 2016 yılına çok iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum, her türlü olumsuz şartlara rağmen"

şeklinde konuştu. Işık, sadece Bakanlık olarak gerçekleştirdikleri çalışmaların dahi Türkiye’yi çok canlı, dinamik ve başarılı bir dönemin beklediğine işaret ettiğini vurgulayarak, Ar-Ge Reform Paketi ile bu ekosistemi oluşturan zincirin her halkası için birçok önemli eylemi hayata geçirdiklerini dile getirdi. Türkiye'nin yüksek teknolojide üretim açığının temel sebebinin Ar-Ge olduğuna dikkati çeken Bakan Işık :
 

"Ar-Ge yapmadan yüksek teknolojili ürün üretip satmanız mümkün değil. Bazen bedelini ödediğiniz halde bile teknolojiyi satın alamıyorsunuz yapmanız gereken tek şey kendi Ar-Ge'nizi yapmaktır. Bu söylendiği gibi kolay bir iş de değil. İlk Ar-Ge Merkezleri yasasını çıkardığımızda o dönemde Ar-Ge ile ilgili personeli 50 olarak belirlemiştik, o gün başlayan süreç bu dönemde meyvelerini vermeye başladı. TÜSİAD'ın da pekçok STK'nın da katkılarıyla hazırladığımız Ar-Ge Reform Paketi önümüzdeki süreçte Türkiye'nin kapasitesini artıracak ve üretimdeki, ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünlerin payını artıracak. Bugünden Ar-Ge'ye yatırım yapmak durumundayız"

değerlendirmesinde bulundu. Işık, Bakanlıkta çok kapsamlı bir üretim reform paketi için de çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, bu paketle Türkiye'de üretenin ve üretimin önünü açacak düzenlemeleri hayata geçirmeyi planladıklarını kaydetti. Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısının da hazırlıklarını tamamladıklarını bildiren Işık, bu tasarının kanunlaşmasıyla patent, marka ve tasarımlarla ilgili başvuru, tescil ve koruma süreçlerini hem iyileştirecek hem de hızlandıracak önemli düzenlemeleri hayata geçireceklerini, söz konusu tasarıyı gelecek hafta TBMM’ye sevk edeceklerini anlattı.
 

Bakan Işık, gerek Ar-Ge Reform Paketinin gerekse Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısının hazırlık sürecinde, özel sektör ve TÜSİAD gibi STK’larla çok yakın bir iş birliği içinde hareket ettiklerini söyledi :
 

"Sanayi 4.0 ile ilgili TÜBİTAK'ın dahi yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmaları başlattık. TÜBİTAK'ı özel sektör ile rekabet eden, özel sektörün yapabileceği Ar-Ge'yi yapmak için devlete eleman alan bir kurum değil, aksine özel sektörün yapacağı Ar-Ge'yi sipariş ile yaptıran, özel sektörün yapamadığı temel, nitelikli, öncü Ar-Ge'yi yapan bir kurum haline dönüştürmek istiyoruz.
 

"Ar-Ge'de memur mantığıyla dünya ile rekabet edemeyiz"
 

Bir enstitü müdürünün iyi eğitim almış birini TÜBİTAK'a alınması ile ilgili süreci başlattığını söylediğini anlatan Işık :
 

"Yanlış yapıyorsun, TÜBİTAK'a almak yerine bu arkadaşın start-up firması kurmasını, yanına başarılı genç kardeşlerimizi almasını, sizin ona iş paketi vererek belli dönemde anlaşmalar yaparak kendi şirketinde Ar-Ge yapmasını ve o Ar-Ge'yi satın almayı sağlamanız lazım' dedim. Yeni anlayışımız bu olmalı, yoksa memur mantığıyla Ar-Ge'de dünya ile rekabet edemeyiz. Artık anlayışımızı komple değiştiriyoruz"

dedi. Işık, bütün bu çalışmalarda sadece bugünün değil, yarının ihtiyaçlarını da karşılamaya çok dikkat ettiklerini, bu nedenle dünyayı ve dünyanın geleceğiyle ilgili tahminleri, beklentileri, öngörüleri çok yakından takip ettiklerini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:


"Bugün teknolojinin çok hızlı değiştiği, teknolojik ürünlerin hayatımıza çok hızlı bir şekilde giriş-çıkış yaptıkları, yaratıcı ve yıkıcı teknolojilerin aynı anda var olduğu çağı yaşıyoruz. Ürünlerin raf ömürleri hızla kısalıyor, sirkülasyonu takip etmek başlı başına bir mesele haline geliyor. Teknolojik gelişmeler nedeniyle ürünlerde, ürünlerin sunumunda ve maliyetlerde yaşanan değişimler, hem üreticileri hem de tüketicileri aşırı derecede etkiliyor. Bu hızın özellikle üreticiler için hem olumlu hem de olumsuz tarafları bulunuyor.
 

Mesela, bugün piyasalardaki en iyi özelliklere sahip bir cep telefonunu ürettiğinizi düşünelim. Sizin ürettiğiniz o cep telefonu, muhtemelen birkaç ay içinde, en iyi cep telefonu olma özelliğini kaybedecek ve o muhteşem ürününüz, en fazla iki-üç yıl içinde, müşterilerin hiç rağbet göstermediği bir ürüne dönüşecek. Eğer siz kendinizi, ürünlerinizi sürekli yenilemeyi ve yeniliklere adapte olmayı başarırsanız, çok daha yüksek satış rakamlarına ulaşacaksınız. Bir televizyon sattığınız bir müşteriye tekrar bir televizyon satmak için 10-15 yıl beklemeniz gerekiyordu. Ancak bir cep telefonu sattığınız en tutucu müşterinize bile en fazla 3 yıl sonra yeni bir cep telefonu satabilirsiniz."
 

Işık, başarılı bir havayolu firmasının uzun yıllar içinde ve 80 bin çalışanla ulaşabildiği piyasa değerine, sadece 55 çalışanı olan Whatsapp'ın birkaç yıl içinde erişebildiğini anlatarak,

"Bir genomu dizme maliyeti 2000’lerin başında 100 bin dolar iken, bugün bu maliyet 1400 dolara kadar düşmüş durumdadır. Dördüncü sanayi devrimi denince, önümüzdeki yıllarda birdenbire patlak verecek bir hadiseden bah

diye konuştu. Bakan Işık, "Sanayi 4.0" altında değerlendirilen teknolojilerle ilgili çalışmalara süratle yoğunlaşılması gerektiğini belirterek,

"Önceki üç sanayi devrimini adeta tribünden izledik. Bu defa sahada oyuncu olabilmek için doğru kararlar almak ve bu kararları etkin ve hızlı bir şekilde uygulamak durumundayız"

dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yüksek teknolojili üretimin çok ciddi Ar-Ge gerektirdiğini belirterek,

"Bizim sanayideki anlayışımız yeni değişiyor. Ar-Ge'nin önemini büyük sanayi şirketlerimiz daha yeni kavramaya başladı"

dedi. Işık, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Sanayi 4.0 Dönüşümü" konferansının açılışında yaptığı konuşmada, 2020’de 50 milyar cihazın birbirine bağlı olacağını, 3 milyondan fazla robotun hayatlara gireceğinin tahmin edildiğini belirterek, küresel ticaretin yarısına yakınının bu dönüşümün oluşturacağı ekosistemden etkileneceğinin öngörüldüğünü kaydetti.
 

Özellikle nesnelerin interneti, büyük veri, simülasyon-yapay zeka, robot-sensör teknolojileri, bulut bilişim, 3-D yazıcılar gibi alanlarda yaşanan gelişmelerin, toplumların üretme ve yönetme biçimini ciddi anlamda etkileyeceğini ifade eden Işık, şunları söyledi:
 

"Mesela bir futbol takımında, takımın sahaya nasıl bir kadroyla çıkacağını, sahaya nasıl yayılacağını, ilerleyen anlarda hangi oyuncunun oyundan alınacağını ve yerine kimin gireceğini, teknik direktörler yerine belki de yapay zeka uygulamaları belirleyecek. Belki de bu teknolojiler nedeniyle teknik direktör maaşlarının düştüğüne şahit olacağız. Kritik bir pozisyonda, topun çizgiyi geçip geçmediğine, hakem yerine üzerindeki sensörlerle topun kendisi karar verecek.
 

Belki bu kadar hakem tartışmasının olmadığı bir futbol dönemi de bizi bekliyor diyebiliriz. Akıllı fabrikalar hangi üründen ne kadar üreteceğini, tedarik zincirinde kimlerle işbirliği yapacağını, stokta ne kadar ürün tutacağını, nereye ve nasıl dağıtım yapacağını kendisi tayin edecek. Dördüncü sanayi devrimi, ne ürettiğinizden ziyade nasıl ürettiğinizi etkileyecek bir süreçtir. Yani bu süreç, sensör, robot veya 3-D yazıcı gibi ürünleri üretmenin ötesinde, ne üretirseniz üretin, üretiminizde sensörleri, robotları, 3-D yazıcıları kullanmayı gerektiriyor."
 

Işık, esas meseleni

"Bu süreç, sadece belirli sektörlerdeki sanayicilerimizi değil, hangi sektörde olursa olsun tüm üreticilerimizi ilgilendirmektedir. Toplu iğne dahi üretiyor olsanız, rekabet gücünüzü korumak için üretiminizi bu yeni perspektife uyarlamak zorundasınız. Zira yeni nesil teknolojiler, tedarikten satış sonrası hizmetlere kadar üretimin her aşamasında, verimin ve kalitenin artmasını sağlayacak. Bu nedenle, güçlü olduğumuz otomotiv, makine, kimya gibi sektörlerde kalıcı sıçrama yaptıracak hedefler koymalıyız"

diye konuştu. Katma değerin düşük fakat kitlesel üretim yapılan tekstil, mobilya gibi sektörlerde ise verimliliği artıracak dijitalleşmeye hızla uyum sağlanması gerektiğini aktaran Işık, Sanayi 4.0'ın, herhangi bir sektörde, iş gücü, varlık yönetimi, kaynaklar, hizmetler, pazara giriş, inovasyon, kalite ve arz-talep döngülerinde muazzam katkılar oluşturacağını söyledi.
 

Işık, Sanayi 4.0 neticesinde yaşanacak gelişmelerin sadece firmalar düzeyinde değil, bireyler üzerinde de etkilerinin olacağına dikkati çekerek,

"Düşük beceri gerektiren işlerin neredeyse tamamen otomasyon ile yapılacağı bir sürece doğru giderken, gençlerimize yeni sürece uygun nitelikler kazandırmalıyız. Devlet olarak, bir yandan sanayi sektörünü ve firmaları bu yeni sürece hazırlarken, aynı zamanda iş gücümüzü ve potansiyel girişimcilerimizi de dikkate almalıyız"

dedi. ABD Başkanı Barack Obama'nın, çocuklara ilköğretimde kodlama becerisi kazandırmak için büyük bir kampanya yürüttüğünü anımsatan Bakan Işık, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) kodlama dersleri için başlattığı çalışmayı çok önemsediğini kaydetti.
 

"Sanayi 4.0'ın önündeki finansman engellerini kaldıracağız"
 

Bakan Işık, hükümet ve bakanlık olarak bütün bu dönüşümün işaret ettiği gerçeklerin farkında olduklarını belirterek,

"Bu dönüşümü temel olarak üç katmanda inceliyoruz; politika, uygulama araçları ve finansman. Politika boyutunda ilk adımı, 29.Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısında, yani bilim ve teknoloji politikalarımıza ait en üst düzey karar alma merciinde, 'Akıllı Üretim Sistemlerine Yönelik Çalışmaların Başlatılması' kararını alarak attık"


diye konuştu. Üretim Reform Paketinde de akıllı üretim sistemleriyle ilgili bakanlığa görev verecek yasal altyapıyı oluşturmayı hedeflediklerini ifade eden Işık, uygulama araçları boyutunda ise hem KOBİ düzeyinde hem de büyük üreticiler için akıllı üretim sistemlerine geçişi sağlayacak gerekli mekanizmaları kuracaklarını kaydetti.
 

Işık, finansman boyutunda ise Horizon gibi uluslararası fon mekanizmalarıyla, Kalkınma Bankası ve diğer finans aktörlerinin yapacağı iş birliğiyle gerektiğinde kamunun doğrudan desteğiyle dördüncü sanayi devrimine intibakın önündeki finansman engellerini kaldıracaklarını vurgulayarak, şunları dile getirdi:
 

"Özellikle risk ve girişim sermayesi fonlarını çok daha etkin ve yaygın bir hale getireceğiz. Yeni nesil dijital teknolojilerde ülkemize ciddi bir ivme kazandırmak için, çok ciddi bir gayret içindeyiz. Bu nedenle, hangi eylemleri hangi sürede hayata geçireceğimizi içeren yol haritalarımızı dikkatle ve bir gelecek vizyonuyla hazırlıyoruz. Strateji belgelerini çok önemsiyoruz. Türkiye 2002 yılında üretimde düşük teknoloji seviyesindeydi. Yüksek teknolojili üretim çok ciddi Ar-Ge gerektiriyor. Bizim sanayideki anlayışımız yeni değişiyor. Ar-Ge'nin önemini büyük sanayi şirketlerimiz daha yeni kavramaya başladı. Ar-Ge paketine olan desteğin bizi çok memnun etti. Daha düne kadar Ar-Ge'ye para yatıramayız diyen orta ölçekli şirketler bile 'Ar-Ge merkezinde 30 kişi çalıştıracak ölçeğe ulaşmamıştık, sayının 15'e inmesi mutlu etti' diyorlar. KOBİ'ler ya Ar-Ge yapsın ya da bu hizmeti satın alsın. İşletmeler ya tasarım yapsın ya da bunu satın alsın. Artık tasarımsız katma değeri yükseltmek çok mümkün değil. Ar-Ge'siz teknoloji düzeyini yükseltmek mümkün değil."
 

Bakan Işık, yerli otomobil projesini, sadece sektörde bir marka oluşturmak için değil, aynı zamanda kritik teknolojileri geliştirmek ve ticarileştirmek için de çok önemsediklerini belirterek, teknolojide paradigma değişiminin yaşandığı bu dönemde Türkiye'nin teknolojiyi üreten, geliştiren ve satan ülke olması gerektiğini, teknolojinin ticarileşmesi konusunda otomotiv sektörünü çok önemli bir enstrüman olarak gördüklerini bildirdi.

Işık, Bilişim Vadisi’nde, altyapı çalışmalarını tamamladıkları 1. etapta, 55 bin metrekarelik üst yapı inşaatını haziran ayında tamamlayacaklarını, şimdi 250 bin metrekarelik yeni inşaat için de çalışmaları nihayete erdirdiklerini, gelecek günlerde sürecin başlayacağını söyledi.

Fikri Işık, gelecek günlerde, TÜSİAD gibi iş dünyasının bazı önde gelen STK’ları ile birlikte, Bilişim Vadisi’nde bir tanıtım ve inceleme gezisi yapmayı da düşündüklerini söyledi :
 

"Bu alanda çok iyi kurgulanmış politikalar oluşturacağımızı ve ülkemizi bu süreçten en fazla istifade eden ülkelerden biri yapacağımızı düşünüyorum". 



site design & technology
SLC Web Mühendisliği
www.slc.com.tr