TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ
YÖNETİM DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİM
HİZMETLERİ
TEKNOLOJİ TABANLI
GİRİŞİMCİLER İÇİN İŞ GELİŞTİRME
MENTORLÜĞÜ
PROFESYONEL
YAZILIM
GELİŞTİRME
SANAYİDE
DİJİTAL DÖNÜŞÜM
TEKNOLOJİ TRANSFER
OFİSLERİ & TEKNOPARKLAR İÇİN
İŞ GELİŞTİRME
YATIRIMCI
BULMA & DEVLET
DESTEKLERİ
YAZILIM-BİLİŞİM
SEKTÖRÜNDE SATIŞ PAZARLAMA
& İŞ GELİŞTİRME
KURUM İÇİ
MENTORLUK &
İÇ GİRİŞİMCİLİK
KEY OF CHANGE

TBD, Yerli Yazılım Sanayi ve Ambargo

Türkiye Bilişim Derneği, geçtiğimiz hafta ortaya çıkan SAP'nin müşterilerine yolladığı ve kendi yazılımı üzerinden İran ile ticaret yapılmaması gerektiğini bildirdiği uyarı ile ilgili olarak bir açıklama yayınladı. Açıklamayı aynen yayınlıyoruz. 

 

  • KAMUOYUNA DUYURU: YERLİ YAZILIM SANAYİ ve AMBARGO

    Son günlerde gündeme gelen ve yurt dışı kaynaklı bir yazılım firmasının ürününü kullanmakta olan Türk firmalarına ambargo uygulayarak, kendi yazılım ürünlerini kullanan bu firmaların ürettiği mallarını İran’a satış yapmamalarını istemesi üzerine yerli yazılım sanayinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.

    Satılan ürün bir yazılım olup satış sözleşmesi ani edimli bir sözleşme ise, ürün teslimi ile taraflar arasındaki ilişki sona erer ve mülkiyet hakkı alıcıya geçer. Alıcı mülkiyetine sahip olduğu malı istediği gibi kullanabilir. Bu Roma hukukundan beri geçerli bir kuraldır. Müşterinin ürünü kullanarak nereye hizmet verdiğini sınırlamak mümkün değildir. Ürün satılmayıp kiralanmışsa ya da hizmet olarak sunulmuşsa mülkiyet hakkı alıcıya geçmediğinden sözleşme sürekli edimli bir ilişkiyi kapsar. Bu durumda ilişki bir noktada başlar, bir süre devam eder ve sonlandırılır. Kiralama ilişkisinde haklı ya da haksız olarak sözleşme sonlandırılabilir. Bu durumda her iki tarafın da ilişkinin öncesi haline dönmesi gerekir; kiralayanın kullanım hakkı sona erecektir. Sözleşmeye bağlı olarak ülkelere ambargo uygulamak meşru ve yasal hale geldiği için kiralama modelinde hizmetin sona erdirilmesi yasal olmaktadır. Bunun meşru olup olmadığı, ticari etik kapsamında doğru olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur.

    Söz konusu “ambargo” talebinin ilgili firma tarafından yapıldığı, inkar edilmediği görülmüştür. Türkiye’deki yasa ve mevzuata göre kurulmuş olan ve “yerli” sayılan bu firmanın ürünlerini kullanan Türk firmalarına ambargo uygulanmaya kalkışılması kabul edilemez. Kırk yıldır kendi okullarımızda yetiştirdiğimiz yazılımcılarımız eliyle gerçekleştirilmiş olan tamamen “yerli” ve milli çözümlerimizin kullanılmasının önü daha çok açılmalıdır.

    Yerli ve milli yazılım çözümlerinin tanımı yapılırken yalnızca devlet eliyle üretilen çözümler algılanmamalı; özel sektörün çözümleri de dikkate alınmalıdır. Devler yerli yazılım çözümlerini satın alarak desteklemelidir.

    Yabancı kökenli ürünlerin satın alınmasında sağlanan hoşgörü ve kolaylıkların yerine tüketici/kullanıcı haklarını koruyan kapsamlı sözleşmeler yapılması konusunda adımlar atılmalıdır.

    Yerli olmayan çözümlerin kullanılmasında “ambargo” benzeri uygulamaların yaşanmaması için Türk Ticaret Kanunu’nda gereken düzenlemeler yapılmalıdır. Yazılımın “mal” mı, “hizmet” mi olduğu açıkça belirtilmelidir.

    Bugünlerde, yaşanan sıcak gelişmeler nedeniyle duygusal davranmayıp söz konusu ürünleri alan ya da kullanan kurum ve kuruluşların bu yabancı firmalarla yaptıkları sözleşmelerdeki kapsam ve koşullar da değerlendirilmelidir. Dünya ölçeğindeki büyük firmalarımız, kamu kurum ve kuruluşlarımız yabancı kaynaklı yazılım çözümlerini seçerken kendi kurallarını mı, yoksa satıcının kurallarını mı kabul etmektedirler, incelemek gerekir.

    Yalnızca yerli ve milli yazılım kullanımının yeterli olmayacağı, özellikle giderek yaygınlaşan bulut bilişim uygulamalarının ve verilerin de ülkemizde kurulu sistemlerde barındırılması gerektiğinin önemini unutmayalım.

    Yerli yazılım, yerli veri merkezi ve yerli bilişim ve yazılım firmaları bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bütün bu önlemleri alırken, bir yandan da kendi yazılım çözümlerimizi yurt dışına satmak istediğimizi unutmamak gerekir. Türkiye olarak kendi çözümlerimizi satarken, alıcılara “ambargo” uygulamama güvencesini de vermek gerekir.

    Devletimizce yerli ve milli yazılım konusunda atılan olumlu adımların uygulamada da karşılığını bulması çok önemli olmuştur. Devlet tek başına kendi çözümünü kendisi üretip kullanmaya kalkarsa, bu tek ayakla yürümeye benzer. İlerlemenin koşulu özel sektörün de diğer ayağı oluşturup devletle birlikte adım atmasıdır.

    Türk bilişimcisinin, yazılımcısının 50 yıl önce çıktığı yolda onu yalnız bırakmayıp kendi mühendislerimize, uzmanlarımıza güvenmek ve inanmak zorundayız. Unutmayalım ki, UYAP gibi dünya çapındaki bir yazılım sistemini de yine bizim kendi öz evlatlarımız geliştirmiştir. Hem de tamamen yerli çözüm olarak…

    Saygılarımızla,
    Türkiye Bilişim Derneği


site design & technology
SLC Web Mühendisliği
www.slc.com.tr