Herkes Lider Olamaz
Topluluk içinde “iyi geçinme” ve “öne geçme” davranışlarını diğerlerinden daha iyi gerçekleştirenler, liderlik konumuna gelirler. Liderlerin belirgin ve ayırt edici bir kimlikleri ve kişilikleri vardır. Ancak onları lider yapan, etkili sonuçlar alan bir ekip oluşturabilmeleri ve bu ekibi sürdürebilme yetenekleridir.
Liderin kalibresi, zor dönemlerde belli olur. Dünya düzeninin yeniden harmanlandığı şu günlerde “liderler”in liderliği de zorlu sınavlardan geçiyor. Kriz dönemlerinde, baskı altında gün yüzüne çıkan kişilik ikilemleri, zor geçitlerden geçen insanların liderlerinde görmek istedikleri basireti seraba dönüştürüyor.
1970’lerde yapılan ve “Das Experiment” adlı filme de konu olan Zimbardo deneyi bir gerçeği gözler önüne seriyor. Profesör Zimbardo öğrencilerine rasgele tutuklu ya da gardiyan rolleri verir. Öğrenciler bir hapishane ortamında iki hafta yaşayacaklardır. Ancak gardiyanların gittikçe artan vahşi davranışları, tutuklu rolündekilerin birer kurbana dönüşmesi o kadar gerçeğe yakındır ki, deney iki hafta yerine altıncı günün sonunda Zimbardo tarafından sona erdirilir. Bu deney, bir toplulukta ya da kurumda “gücün” kime teslim edileceğini belirlemenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Liderin Gücü
Her toplumsal yapı bir güç odağı yaratır ve güç, toplumun küçük bir kesiminin elinde toplanır. Başka bir deyişle, kurumların işlemesi sosyal hiyerarşi yoluyla uygulanan bir kontrole dayanır. Yukarıdaki deneyde, kendi halinde sade insanlardan seçilmiş denekler, hiç tanımadıkları ve hatta yüzünü bile görmedikleri masum bir kurbana, öldürücü olduğunu bildikleri elektrik şoku vermekten çekinmemişlerdir. Bunun tek nedeni ise yetki sahibi birinin onlara bunu yapmalarını söylemiş olmasıdır. Lider insanlara aslında yapmak istemedikleri bir şeyi yaptırabilmiştir.
Liderlik konumuna getirilen insanların, kendilerine verilen gücü kötüye kullanmasını önlemek için bu insanların belirli kişilik özelliklerine sahip olması şarttır. Başarılı bir liderin iç uyum ve hırsının yüksek olması, ancak aynı zamanda uzlaşılabilirlik, tedbirlilik, yeniliğe açıklık ve öğrenmeye açıklık özelliklerinin de dengeli biçimde dağılması gerekir.
Bu açıdan bakıldığında, atananlarla seçilenler arasında sürüp giden yetki ve güç savaşlarının anlamsızlığı da ortaya çıkar. Yüksek bir mevkiye atanmış olmak, liderlikle tamamen çelişir. Başarılı bir lider yaptıkları ve yapmadıklarının tümünden sorumluyken, atanmış liderler yalnızca yaptıklarından sorumlu tutulur. Bürokraside karar verenler değil, kararsızlığı tercih edenler yükselir; yüksek mevkilere gelmek; “fincancı katırlarını ürkütmemek”, başka deyişle “yapmamak”la eşanlamlıdır.
Seçilenlere gelince, seçilmek için gereken özelliklerle, liderlik için gereken özellikler birbirinden farklıdır. Seçilmek için güç dengelerini kollamak, bol bol umut dağıtmak, tutamayacağı sözler vermek, insanlara sevimli görünmek ve sosyalliği yüksek olmak yeterliyken, bu özellikler başarılı liderlik özellikleriyle taban tabana zıttır.
bültenlerimizden ve önemli haberlerden ilk önce siz haberdar olmak istiyorsanız lütfen formu doldurun.